Kadınlar toplumumuzun %50 si, yani yarısı. Bizi doğuran, daha okul öncesinde bize temel değerleri öğreten, içimize sevgiyi koyan, bizlere ahkâklı ve vicdanlı olmayı gösteren, kişiliğimizi şekillendiren hep bir kadın.

Kadın ver erkeğin toplumsal yaşama eşit olarak katıldığı toplumlar tam, çağdaş ve güçlü toplumlar. Gönençli bir yarın için,  kadın-erkek eşitliğine inanan,  pozitif düşünceye sahip, çağın gereklerine göre eğitilmiş  yeni nesiller yetiştiriyorlar. Toplumda bir bütün olarak dengeli ve mutlu yaşıyorlar.

Kadınlarımız Türkiye’de Cumhuriyet’in getirdiği aydınlanma ile  önleri açılmasıyla, doksan küsur yıldır eğitiminde, hukukta, ailede, çalışma hayatında, sanat, bilim ve siyasette neler yapabileceklerini hem yurtta hem de dünyada net olarak sergilemişlerdir.

Hal böyle iken bir takım yapay dayatmalarla kadınların toplumdaki eşit konumlarını geriye çevirmeye çalışan uygulamalar karşımıza çıkıyor. Bunların bazıları: kadınların şiddete ve tecavüze uğramaları, kişisel özgürlüklerinin kısıtlanması,  çalışma hayatına katılmamaya özendirilmeleri,  4+4+4 eğitim sistemi ile artık her on kızdan dördünün orta öğretime devam etmeyerek erken evliliğe itilmesi, eğitimde kitaplara sinsice sokulan erkeklerin kadınlardan üstün olduğu fikri, siyasi partilerin toplumun yarısını oluşturan kadınlara lütfen %30 kota ayırmaları vb.

Bizler +1 Türkiye olarak çağdaş yarının ışığını gören kadınların bu dayatmaların hiç birini kabul etmeyeceğini, bunlarla mücadele edeceğini biliyoruz.

Mücadele alanlarımız her zamanki gibi adalet ve eğitim. Bir yandan hukuki uygulamalarda kadınlar için dezavanjlı durumların düzeltilmesi için mücadele vermek gerekiyor. Öte yandan gitgide çağdaş ve bilimsel düşünceden uzaklaştırılmaya çalışılan eğitim sistemini koruyarak kadın-erkek eşitliğine inanan nesiller yetiştirmek ve özellikle kız öğrencilerin eğitimine katkıda bulunmak görevimiz olmalıdır.

Bütün bunları yapmak yine kadınlarımızın ellerinde. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun!